Sabah uyandım, Mavi Köy’deki ilk günüm. Çocuklarla bir yürüyüş yaparak güne başlamalı… Ormanda bir yürüyüş ile nefesimizi açtık. Temiz doğa havası çok iyi geldi. Artık güne hazırım…
Açık büfe kahvaltının tadını çıkarma vakti… Etraftaki köylerden tedarik edilen malzemelere gözüm takılıyor. Uzun bir kahvaltıdan sonra biraz kahve…
Basketbol sahasına uğrayıp biraz oynamak iyi geldi. Güneş en tepeye çıkarken artık yüzebiliriz. Çocuklar da sabırsızlanıyor… Acaba havuza mı girsek yoksa denize mi? Neden ikisi de olmasın… Zaten ikisi arasındaki mesafe 1 dakika. Çocuklar çocuk havuzunda ben de yarı olimpik havuzda yüzüyorum, sonra da tamamen kum olan plaja uğrayıp kendimi denize bırakıyorum.
Biraz da plajın barında bir şeyler içmeli… Gelen sesler de ne öyle? Animasyon etkinliği var, acaba katılsam mı? Birkaç dakika eğlenceli olur sanırım. Minikler çoktan çocuk odasında kendilerinden geçtiler bile…
Yüzme faslı bitti, biraz bisiklete binsek güzel olur. Bisikletle ormanın içlerine doğru gidelim, ormanın sesini ve sessizliğini dinleyelim.
Akşam yemeği için restaurant’tayız. Doğa içinde ızgara balık kadar keyifli başka bir şey yok. Orman havası karnımızı acıktırdı…
Artık güneşi batırmak gerek. Çocuklarla birlikte toplandık, güneşin batışını izliyoruz, eşsiz bir manzara. İstanbul’a bu kadar yakın bu manzarayı bulmak zor.
Karanlık indikten sonra çocuklar sinema izlemek istedi. Eğlenceli bir film izledikten sonra yeterince dinlendiğimi hissettim. Artık günü bitirebiliriz. Sonraki güne hazırız…